Cinsel İsteksizlik
Kadınlarda Cinsel İsteksizlik
Cinsel istek kişinin bir partnere, yazılı veya görsel erotik bir materyale yönelik ilgili duyması, cinsel içerikli rüyalar veya fanteziler kurma, cinsel etkinlikle ilgili düşünce ve arzularının olması durumudur. Cinsel istek, fiziksel veya hormonal problemi olmayan herkeste değişen yollarla ve değişen şekillerde devreye girer. Ancak psikolojik olarak yoğunluk yada belirsizlik yaşanan durumlarda (ev değiştirme, işle ilgili sorunlar, çocuklarla ilgili problemler vb) yada cinsel partnerimizle yaşadığımız uyum, iletişim ve cinsellikle ilgili başka sorunlarla da beraber görülebilir. Çoğu durumda cinsel uyarılma (ıslanma) ve orgazm olamama sorunu ile beraber ortaya çıkabilir. İlk cinsel etkinliklerle beraber yada cinsel sorunu olmayan bir kadının hayatının herhangi bir evresinde ortaya çıkabilir. Ergenlik çağından beri ilgisizlik yaşayan grupta çoğunlukla erken yaşlardaki olumsuz deneyimler en sık nedenler gibi görünürken , belli bir zaman sonra ortaya çıkan isteksizliklerin çoğunlukla eşle yaşanan sorunlardan kaynaklandığı gözlemlenir. Çok az bir olguda ise sorun fizyolojik nedenlere bağlı olabilir. Bu nedenle psikolojik yönden değerlendirilmeden önce bu yönde hekimin yapacağı inceleme önemlidir.
Cinsel isteksizlik, kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Cinsel isteğin az olması kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerdendir. Kadınların yaklaşık %33’ünün hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya kaldığı tahmin edilmektedir.
Cinsel İstek Bozukluğunda Cinsel Terapi
Cinsel isteksizlik terapisinde temel amaç, bu sorunu yaşayan kişide cinsel isteği engelleyen nedenin bulunup ortadan kaldırılması ve kadının cinsel arzularıyla uyumlu bir cinsel yaşamı sağlamaya çalışmaktır.
İlk olarak , bu soruna yol açan herhangi bir fiziksel rahatsızlığın, jinekolojik anlamda bir problemin olup olmadığına bakılması gerekir. Hastada cinsel soruna neden olabilecek hormonal bir bozukluk, ilaç kullanımı ya da başka tıbbi neden var ise önce cinsel isteksizliğe yol açan bu fizyolojik faktörlerin ortadan kaldırılması gerekir. Daha sonra bu soruna yol açan psikolojik faktörlere geçilir. Cinsel isteksizliğin sadece %1’lik kısmı fizyolojik bir faktörlere bağlıdır. Diğer %99’luk kısmında psikolojik faktörler etkilidir.
Kadınlarda görülen cinsel isteksizliğin psikolojik tedavisi, bu soruna yol açan nedenlerin anlaşılması ve kadının şimdiye dek olan cinsel tutum ve davranışlarının değerlendirilebilmesi açısından detaylı bir cinsel öykünün alınmasıyla başlar. Bu soruna yol açan psikolojik süreçler, tutumlar ve olası eşler arası problemler tespit edilerek bunlar önem sırasına göre terapi seanslarında gündeme getirilerek çözümlenmeye çalışılır.
Terapinin bir diğer önemli ayağı, cinsel organların yapısı, cinsel birleşmenin süreçleri, cinsel hazzı geliştirici çıkaracak yöntemler.gibi konularda cinsel eğitim ve bilgilendirme konularını içeren cinsel danışmanlık aşamasıdır. Bu aşamada çiftlere gerekli bilgilendirme yapıldıktan sonra merak ettiği sorular yanıtlanır, cinsellikle ilgili yanlış bilgiler düzeltilir yerine doğru olanlar konulur. Cinsel terapide ayrıca cinsel iletişim eğitimi bilgi paylaşımını ve ortaklığını güçlendirir. Ne istediğimizi, ne hissettiğimizi, hoşumuza giden ve gitmeyenleri konuşabilmek hem cinselliği daha zevkli hale getirmek hem de insanın kendini gergin ve yalnız hissetmesini engellemek adına önemlidir. Terapist, kadının cinsellikle ilgili beklentilerini, isteklerini belirlemeli daha sonra, bunları söylemeye engel olan faktörlerin neler olduğunu belirleyip gidermeye çalışmalıdır.
Cinsel isteksizlik tedavisinde ev ödevleri önemli bir yer tutar. Bu ödevlerin amacı, çiftlere cinsel ilişkinin cinsel birleşmeden ibaret olmadığını anlatmak, çiftlerin cinsel iletişimini güçlendirmeye sağlamaya çalışmak, performans kaygısını azaltmaya çalışmak, çiftelerin birbirini yeniden keşfetmelerini sağlamaya çalışmak, cinsel beklentileri hakkında yeni bakış açıları geliştirmelerini sağlamak, cinsel sorunların yinelenmesinin önlenmesini sağlamak için yanlış davranışların değiştirilip yerine doğru davranışların konulmasını sağlamaktır. Danışanların özgün sorunlarına ve çiftlerin kişilik özelliklerine uygun ,hem tek başına hem de eşiyle birlikte uygulaması gereken ev ödevlerine örnek olarak, uyarılma noktalarının keşfedilmesi, mastürbasyon, masaj, cinsel birleşeme teknikleri vb. verilebilir. Ev ödevlerinde eşlerin aktif katılımı ve desteği cinsel terapinin başarısı açısından son derece önemlidir.
Bir yorum yazın!